Ezeli Mağlup - E.M.CİORAN

01:42:00

Gelelim E.M.CİORAN’ın Ezeli Mağlup eserine. Bu kitap aslında söyleşi tadında, CİORAN’ın röportajlarını, konuşmalarını derlemişler güzel bir eser ortaya çıkmış. Bu kitaptan çok CİORAN’ın kişiliği beni etkiledi. Oldukça tembel, hiç bir hedefi olmayan adamın biri bana göre. Aslında sadece bana göre değil bunu kendisi de saklamıyor zaten. 

İnsanların kendilerini bilmesine bayılıyorum! :)

Çok ilginç bir karaktere sahip; gençliğinde uykusuzluk problemi yaşıyor ve uykusuz olduğu gecelerin birinde annesi ona “Bu ıstırapları çekeceğini bilseydim, seni dünyaya getirmezdim” diyor.

Düşünsenize size anneniz böyle bir söz söylediğinde kendinizi ne kadar kötü hissedebileceğinizi ama CİORAN kötü hissetmesinin aksine, kendisini oldukça iyi hissediyor. Çünkü annesi ona bu sözleri söylerken kendisinin bir "tesadüf ürünü olduğunu, aslında hiçbir şey olmadığını" anlıyordu.

O kadar garip bir insan ki intihar fikri hakkında düşündüklerini çok garipsedim şöyle diyor CİORAN: “İntiharın olması fikri bana hayata tahammül etme ve kendimi özgür hissetme fikri veriyordu.Bir köle gibi değil, özgür bir insan olarak yaşadım”

Benim için ilginç kitaplardan biriydi, bazı sayfalarında "hadi ordan be" dediğim şeyler oldu, sosyolojik söyleşi kitaplarına ilgi duyuyorsanız okuyabilirsiniz


Kitabın tanıtım bülteninden;
Burukluk, Tarih ve Ütopya, Çürümenin Kitabı Cioran’dan yayımladığımız bu üç kitap da Türkçede okurlardan hatırı sayılır bir ilgi gördü, hatta belli bir müdavim kuşağı yarattı. Ezeli Mağlup, Cioran’la yapılmış söyleşileri bir araya getiriyor. Romanya’da, Karpat Dağları’ndaki çocukluğunu, aile hayatını, etkilendiği ve beslendiği kaynakları, Paris’e gidişi ve yakın çevresiyle ilişkilerinin hikâyesini, Fransızca yazma, dil ve düşünce, din ve mistisizm, insanlık tarihi üzerine hınzır tespitlerini buluyoruz bu söyleşilerde.

Her Cioran okurunun er ya da geç aklına düşen şu soru “diğer konuşanlardan, yorumlayanlardan, vaaz verenlerden bunca şikâyetçiyseniz ve bütün bunlara hiçbir inanç ve güven duymuyorsanız, siz kendiniz niye yazıyorsunuz?” sorusu da yer alıyor söyleşilerde. Hak veriyor Cioran, ezeli bir mağlubiyet gibi görüyor yaşamını.

Diğer yandan, “intihar fikri olmasa, kendimi çoktan öldürmüş olurdum,” diyen bir düşünürün, kimi zaman çağımızın en koyu kötümseri olarak algılanan, kimi zaman insana Diogenes’i hatırlatan bir şekilde “gölge etmeyin” diyen, sürekli terk etmeyi, bırakmayı telkin eden bu yaşlı adamın, nasıl kendine özgü bir yaşam sevincine ve neşeye sahip olduğunu, nasıl Balkanlar’a vergi bir kadercilikle varoluşu “olduğu gibi” kabullendiğini de görüyoruz.

You Might Also Like

0 yorum