Yeni bir yazı dizisiyle karşınızdayım, uzun süredir okumalar yaptığım bir konuyu zaman içerisinde sizlerle paylaşacağım. Gelin nasıl bir yol izleyeceğimi anlatayım sizlere...
Öncelikle Kemalist ideoloji ve sekülerizm
ilişkisine ağırlık vererek; Ortaçağ Aydınlanma döneminde ortaya çıkan
modernleşme hareketinin yani seküler hareketin, ideolojileri nasıl
etkilediğini, Kemalist ideoloji ile sekülerizm arasında nasıl bir ilişki
olduğunu, Kemalist ideolojinin temelinde hangi ilkelerin ve kimlerin bulunduğunu,
Türkiye Cumhuriyetinde yanlış algılanan bir Kemalist ideolojinin sebebinin ne
olduğunu örnekler vererek ve bilimsel yöntemi kullanarak cevaplamaya
çalışacağım.
Kemalizm ve
Kemalist Kavramları Ne Anlama Gelir?
Kemalizm; Mustafa Kemal’in düşünce ve davranışlarının bir
bütün olarak ele alınması ve bu bütünün savunulmasıdır. Aynı zamanda Atatürk’ün
izinden gitmek anlamında olan Atatürkçülüğün bilimsel adıdır. Kemalizm kavramı
evrensel değerler içerdiği için Avrupalı siyaset bilimcileri tarafından da
benimsenmiştir.[1]
“Kemalist” kavramı ilk kez Avrupa basını tarafından
kullanılmıştır. Ulusal Kurtuluş Savaşında, Mustafa Kemal önderliğinde ki durum
batılı medya organları tarafından “Kemalist Hareket” olarak adlandırılmıştır. Batılılar tarafından kullanılan bu kavram
daha sonra Mustafa Kemal’in izlediği yolun ve kendine özgü yöntemle
geliştirdiği düşüncelerin genel adı olarak kalmıştır.
Efendiler biz benzememekle ve benzetmemekle iftihar etmeliyiz çünkü biz bize benzeriz.
|
Kemalizm ve
İdeoloji
Mustafa Kemal bir ideolojiye dayanmanın “donup kalmakla”
aynı anlama geleceğini söyleyerek ortaya kesin çizgilerle belirlenmiş bir
ideoloji koymaktan kaçınmıştır. İlerleyen yıllarda sürekli olarak pragmatik
davranmış, Türk ulusunun ve başında bulunduğu eylemlerin gereksinimleri
doğrultusunda eklektik davranarak çeşitli görüşler ve yöntemler geliştirmiştir.
Kendisine hangi ideolojiye mensup olduğu sorulduğunda, hiçbir ideolojinin
takipçisi olmadığını, taklitçilikten bilinçli bir şekilde kaçındıklarını, eğer
bir benzetme yapmak gerekirse “biz bize benzeriz” biçiminde bir yanıt
verilebileceğini açıkça dile getirmiştir.[2]
Mustafa Kemal asker kökenli olduğundan Türkiye’nin
jeopolitik olarak önemini iyi bir şekilde kavramıştır. Türkiye’nin gelecekte
tam bağımsız bir devlet olması için mevcut ideolojilerden kaçınması
gerektiğinin farkındadır.
İdeolojilerin savaştığı bir dünyada Mustafa Kemal, İdeolojik
ve siyasal bağımsızlığı bir arada götürmüş, değişen konjonktürde Türkiye’nin
ulusal çıkarlarını kendine özgü biçimde ortaya koymuştur.
Marks ve Lenin’in düşünceleri nasıl “izm” (yol anlamında)
ekini alıyorsa. Mustafa Kemal’in tüm ideolojilerden kaçarak kendi
düşüncelerinin hakim olduğu ideolojisi de izm eki alarak “Kemalizm” olarak
adlandırılmıştır.
Kemalizm düşüncesi bir anda ortaya çıkmadı. Kemalizm’in
kesin kuralları değişen ortam şartlarına göre şekillendi. Kemalizm için önemli
olan; saldırılardan kurtulmak, antiemperyalist bir tutum izlemekti. Bu şartlar
altında dünyada ki ideolojiler araştırıldı ve yeni çağdaş bir ulus nasıl ortaya
çıkabilecekse, çağdaş gelişmeler ışığında buna uygun bir yaklaşım geliştirildi.
Mustafa Kemal Batının kontrolü altına girmemek için
liberalizme, Sovyetler Birliğinin kontrolü altına girmemek için ise sosyalizme
karşı mesafeli bir tutum izlemiştir.[3]
Kemalizm’in Batı ile Sovyetler arasında tercih yapmayı
reddettiğini açıklaması, üçüncü dünya ülkelerinin ilgisini çekmiştir. Mustafa
Kemal Lozan Konferansı sırasında yaptığı bir basın toplantısında “Ne Şarka, ne de Garba ehemmiyet vermeksizin
yalnız kendi mevcudiyetimize istinat olunabilir mi suali de hatıra geliyor.
Doğrusunu söylemek lazım gelirse bu dakikada emniyete şayan olan siyaset yalnız
kendi mevcudiyetimize istinat etmektir” demiştir. Bu tutum 30-40 sene sonra
ortaya çıkan Üçüncü Dünya Hareketinin öncüsü sayılabilir.[4]
Mustafa Kemal’in tüm bunlar ışığında araştırmaları devam
ediyordu. Ekonomiden edebiyata, sosyolojiden tarihe, sosyal ve fen bilimleri de
dahil olmak üzere bilimsel veriler ortaya çıkarıyordu. Bu ideolojik arayışın;
tarafsız, nesnel ve evrensel olmasına dikkat ediyordu.
Önemli olan Türkiye Cumhuriyetinin gelecekte bağımsız güçlü
bir devlet olarak uluslararası sistemde hak ettiği yeri almasıydı. Kemalizm
bütün ideolojilere karşı çıkarak Türk ulusuna tam bağımsız bir gelecek arayışı
içine girdi.[5]
Genel hatlarıyla Kemalizm ve ideoloji ilişkisini incelemiş olduk. Bu bağlamdan hareketle Kemalist İdeoloji oldukça özgün bir ideolojidir. Yukardaki fotoğrafta Mustafa Kemal "biz bize benzeriz" diyerek ne sosyalizme, ne de emperyalizme benzemediğini ifade etmektedir.
Gelecek hafta "Kemalizm ve Din" İlişkisi üzerinde duracağız. Takipte kalmanız dileğiyle...
Gelecek hafta "Kemalizm ve Din" İlişkisi üzerinde duracağız. Takipte kalmanız dileğiyle...