Akademik Çalışmalar

Kemalizm I

19:30:00


Yeni bir yazı dizisiyle karşınızdayım, uzun süredir okumalar yaptığım bir konuyu zaman içerisinde sizlerle paylaşacağım. Gelin nasıl bir yol izleyeceğimi anlatayım sizlere...

Öncelikle Kemalist ideoloji ve sekülerizm ilişkisine ağırlık vererek; Ortaçağ Aydınlanma döneminde ortaya çıkan modernleşme hareketinin yani seküler hareketin, ideolojileri nasıl etkilediğini, Kemalist ideoloji ile sekülerizm arasında nasıl bir ilişki olduğunu, Kemalist ideolojinin temelinde hangi ilkelerin ve kimlerin bulunduğunu, Türkiye Cumhuriyetinde yanlış algılanan bir Kemalist ideolojinin sebebinin ne olduğunu örnekler vererek ve bilimsel yöntemi kullanarak cevaplamaya çalışacağım. 

Kemalizm ve Kemalist Kavramları Ne Anlama Gelir?
Kemalizm; Mustafa Kemal’in düşünce ve davranışlarının bir bütün olarak ele alınması ve bu bütünün savunulmasıdır. Aynı zamanda Atatürk’ün izinden gitmek anlamında olan Atatürkçülüğün bilimsel adıdır. Kemalizm kavramı evrensel değerler içerdiği için Avrupalı siyaset bilimcileri tarafından da benimsenmiştir.[1]

“Kemalist” kavramı ilk kez Avrupa basını tarafından kullanılmıştır. Ulusal Kurtuluş Savaşında, Mustafa Kemal önderliğinde ki durum batılı medya organları tarafından “Kemalist Hareket” olarak adlandırılmıştır.  Batılılar tarafından kullanılan bu kavram daha sonra Mustafa Kemal’in izlediği yolun ve kendine özgü yöntemle geliştirdiği düşüncelerin genel adı olarak kalmıştır.

    Efendiler biz benzememekle ve benzetmemekle iftihar etmeliyiz çünkü biz bize benzeriz.

Kemalizm ve İdeoloji
Mustafa Kemal bir ideolojiye dayanmanın “donup kalmakla” aynı anlama geleceğini söyleyerek ortaya kesin çizgilerle belirlenmiş bir ideoloji koymaktan kaçınmıştır. İlerleyen yıllarda sürekli olarak pragmatik davranmış, Türk ulusunun ve başında bulunduğu eylemlerin gereksinimleri doğrultusunda eklektik davranarak çeşitli görüşler ve yöntemler geliştirmiştir. Kendisine hangi ideolojiye mensup olduğu sorulduğunda, hiçbir ideolojinin takipçisi olmadığını, taklitçilikten bilinçli bir şekilde kaçındıklarını, eğer bir benzetme yapmak gerekirse “biz bize benzeriz” biçiminde bir yanıt verilebileceğini açıkça dile getirmiştir.[2]

Mustafa Kemal asker kökenli olduğundan Türkiye’nin jeopolitik olarak önemini iyi bir şekilde kavramıştır. Türkiye’nin gelecekte tam bağımsız bir devlet olması için mevcut ideolojilerden kaçınması gerektiğinin farkındadır.

İdeolojilerin savaştığı bir dünyada Mustafa Kemal, İdeolojik ve siyasal bağımsızlığı bir arada götürmüş, değişen konjonktürde Türkiye’nin ulusal çıkarlarını kendine özgü biçimde ortaya koymuştur.

Marks ve Lenin’in düşünceleri nasıl “izm” (yol anlamında) ekini alıyorsa. Mustafa Kemal’in tüm ideolojilerden kaçarak kendi düşüncelerinin hakim olduğu ideolojisi de izm eki alarak “Kemalizm” olarak adlandırılmıştır.

Kemalizm düşüncesi bir anda ortaya çıkmadı. Kemalizm’in kesin kuralları değişen ortam şartlarına göre şekillendi. Kemalizm için önemli olan; saldırılardan kurtulmak, antiemperyalist bir tutum izlemekti. Bu şartlar altında dünyada ki ideolojiler araştırıldı ve yeni çağdaş bir ulus nasıl ortaya çıkabilecekse, çağdaş gelişmeler ışığında buna uygun bir yaklaşım geliştirildi.

Mustafa Kemal Batının kontrolü altına girmemek için liberalizme, Sovyetler Birliğinin kontrolü altına girmemek için ise sosyalizme karşı mesafeli bir tutum izlemiştir.[3]

Kemalizm’in Batı ile Sovyetler arasında tercih yapmayı reddettiğini açıklaması, üçüncü dünya ülkelerinin ilgisini çekmiştir. Mustafa Kemal Lozan Konferansı sırasında yaptığı bir basın toplantısında “Ne Şarka, ne de Garba ehemmiyet vermeksizin yalnız kendi mevcudiyetimize istinat olunabilir mi suali de hatıra geliyor. Doğrusunu söylemek lazım gelirse bu dakikada emniyete şayan olan siyaset yalnız kendi mevcudiyetimize istinat etmektir” demiştir. Bu tutum 30-40 sene sonra ortaya çıkan Üçüncü Dünya Hareketinin öncüsü sayılabilir.[4]

Mustafa Kemal’in tüm bunlar ışığında araştırmaları devam ediyordu. Ekonomiden edebiyata, sosyolojiden tarihe, sosyal ve fen bilimleri de dahil olmak üzere bilimsel veriler ortaya çıkarıyordu. Bu ideolojik arayışın; tarafsız, nesnel ve evrensel olmasına dikkat ediyordu.

Önemli olan Türkiye Cumhuriyetinin gelecekte bağımsız güçlü bir devlet olarak uluslararası sistemde hak ettiği yeri almasıydı. Kemalizm bütün ideolojilere karşı çıkarak Türk ulusuna tam bağımsız bir gelecek arayışı içine girdi.[5]  

Genel hatlarıyla Kemalizm ve ideoloji ilişkisini incelemiş olduk. Bu bağlamdan hareketle Kemalist İdeoloji oldukça özgün bir ideolojidir. Yukardaki fotoğrafta Mustafa Kemal "biz bize benzeriz" diyerek ne sosyalizme, ne de emperyalizme benzemediğini ifade etmektedir.  

Gelecek hafta "Kemalizm ve Din" İlişkisi üzerinde duracağız. Takipte kalmanız dileğiyle... 




[1] Anıl ÇEÇEN, 100 Soruda Kemalizm, 9.Baskı, Kilit Yayınları,  Ankara,  2012, s.21
[2] Ibid. s.22
[3] Ibid. s.23-30
[4]Ali Kazangil, “Anti-emperyalist Bağımsızlık ideolojisi ve Üçüncü Dünya Ulusçuluğu Olarak Kemalizm”, Kemalizm, Der. Ahmet Insel, İletişim, 2009, s. 235-246
[5] Çeçen Loc.cit. s.23-30